6 Haziran 2012 Çarşamba

Kadınların Önemleri


Türk kadınının toplumda çok önemli bir yeri vardır. Türk kadını aile ve toplum arasında köprüdür.


Türk toplumunda kadın haklarını ele almak için öncelikle tarihimizi iyi incelememiz gerekir. İslamiyet öncesi Türklerde kadın büyük ölçüde erkekle eşittir. İlk Türk Devletlerinde devletin başı Hakan, eşi Hatun ile devleti beraber yönetmiştir. Hatta erkekler ile birlikte savaşlara bile katılmıştır. Bu durum Dede Korkut boylarında açıkça belirtilmiştir. Eski Türk boylarında kadına verilen önemin ön planda olduğu dönemlerde İslamiyet öncesi diğer ülkelerde ise kadının insan sayılmadığı, (Çin) koca istediği zaman kadının satıldığı, (İngiltere) kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, (Arabistan) yılandan, zehirden daha fena gözle bakıldığı, (Hindistan) kadınların ruhsuz sayıldığı, (Rusya) gibi devletlerde kadına insanlık dışı davranışlar görülmektedir.


İslam Dini yüksek bir ahlak, gerçek bir adalet anlayışı ile ortaya çıkmış bir dindir. Hz. Muhammed kadınlara daha yüce bir yer vermiştir: “Kadın erkekle eşittir ve toplumun bir yarısıdır”. “Karısının haklarını gözeten kimse iyi bir Müslümandır”. “Cennet anaların ayakları altındadır.” Sözleri kadına toplumda büyük önem verilmesinin açık delilidir. Ancak Araplar İslam dinini bilimsel bir şekilde anlayamadıklarından zaman zaman kadını arka plana atmışlardır. Arap ve Fars adetleri Türk kültürü içine girmiştir ve Türk kadınının da arka plana geçmesine neden olmuştur.


5 Haziran 2012 Salı

8 mart


8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.


26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.


8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını öneren Clara Zetkin (solda)Rosa Luxemburg ile.


İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zamanilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Kadın-Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş: Eğitim, Çalışma Yaşamı ve Siyaset





"Kadın-Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş: Eğitim, Çalışma Yaşamı ve Siyaset" adlı rapor, Türkiye’de kadınların eğitim, çalışma hayatı ve siyasette karar alma süreçlerine eşit katılımlarının sağlanması için, uluslararası alanda oluşan kadın-erkek eşitliği politikalarını da dikkate alarak çözüm önerilerini sunmak amacıyla hazırlanmış olup, "Eğitimde Kadın-Erkek Eşitliği ve Türkiye Gerçeği" , "Çalışma Yaşamında Kadın Emeğinin Kullanımı ve Kadın-Erkek Eşitliği" ve "Siyasal Süreçlere Katılımda Kadın-Erkek Eşitliği" başlıklı üç ana bölümden oluşmaktadır. Ülkemizde kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, hükümetlerin, sivil toplum örgütlerinin, akademik çevrelerin ve ilgili tüm toplum kesimlerinin kesintisiz çabaları ile mümkün olabilecektir. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için, var olan toplumsal yapıların ve ilişki sistemlerinin önemli dönüşümler geçirmesi gereği ortadadır. "Kadın-Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş: Eğitim, Çalışma Yaşamı ve Siyaset" başlıklı bu rapor, TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren AB Sürecinde Kadın Çalışma Grubu’nun çalışmaları çerçevesinde, Prof. Dr. Mine Tan, Doç. Dr. Yıldız Ecevit ve Doç. Dr. Serpil Sancar Üşür tarafından hazırlanmıştır.

3 Haziran 2012 Pazar

Giresun'da, "Kadın Ve Kariyer" Konferansı

Giresunda, Kadın Ve Kariyer Konferansı



Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attar: "Bugün Avrupa'nın bize sunmaya gayret ettiği
kadın erkek eşitliği, aslında bizim milli kültürümüzün çok önemli   taşlarıdır.

Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aygün Attar, "Bugün Avrupa'nın bize sunmaya gayret ettiği kadın erkek eşitliği, aslında bizim milli kültürümüzün çok önemli taşlarıdır" dedi.

Attar, Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu'nda, Deniz Yıldızı Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından yürütülen "Güçlü Kadınlar Yeni Bir Giresun Kuruyor"Projesi kapsamında düzenlenen "Kadın ve Kariyer" konulu konferansta yaptığı
konuşmada, kadının toplumu yönlendiren çok önemli bir güce sahip, olağan üstü görevlerle ilahi güç tarafından tanımlanmış, ilk muallim sıfatını hakkıyla kazanmış çok önemli ve kutsal bir varlık olduğunu söyledi.